Sayın Başkanım,
Mektubuma, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle başlamak istiyorum:
"Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler."
Ne büyük bir öngörüdür ki Atatürk, bizleri bu tehlikelere karşı yıllar öncesinden uyarmış. Bugün yaşadığımız durum, bu sözlerin tam da bir yansımasıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu güzel ülkede, Türk’ün hakkını savunduğunuz için, Türk gencini öksüz ve yetim bırakmayıp bizlerin yanında olduğunuz için size minnettarım.
Haksız tutukluluğunuz nedeniyle derin bir üzüntü içerisindeyim. Ancak biliyoruz ki, Türk’ün yurdunda Türk’ü hor görenler, yaptıklarının hesabını zamanı geldiğinde mutlaka verecektir. Türk gençleri olarak, bizler de sizin bu haksızlığa uğramanıza karşı sizin yanınızdayız ve her koşulda mücadeleyi sürdüreceğiz.
Nasıl ki Kurtuluş Savaşı’nda yokluk ve yoksulluk içinde Atatürk bizlere bu Cumhuriyeti armağan etti, biz de Atatürk’ün evlatları olarak bu Cumhuriyeti, kişilerin şahsi menfaatlerine ve isteklerine karşı kullandırmayacağız.
Bu süreçte bizlere düşen görev, ümidimizi kaybetmemek ve Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır.
Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunun bilincinde olup ona göre hareket edeceğiz. Yolumuzu aydınlatan meşaleyi tutup bize yardım ettiğinizi çok iyi biliyoruz ve Türk gençleri olarak, sizden aldığımız ilhamla bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Ne mutlu Türk’üm diyene!
En kısa zamanda özgürlüğünüze kavuşmanızı diliyor, bir gün yeniden aydınlık günlerde karşılaşıp görüşeceğimizden ve ülkemizi hak ettiği noktaya taşımak için omuz omuza olacağımızdan hiç şüphem olmadığını belirterek, ellerinizden öpüyorum.
Saygılarımla.